Kadının evdeki yeri annelik, eş rolü, evlat rolü, gelinlik rolü. Bunlar bizim zaten eşinizle bir hayata evet dediğimiz andan itibaren bize biçilmiş olan roller.
Bunları asla reddetmeyiz zaten. Bunları reddetmekten ziyade bunları daha nasıl kaliteli bir hale getirebiliriz diye konuşmak lazım aslında.
Kadın sosyal hayatın içerisinde olduğu sürece annelik rolü de, eş rolü de, evlat rolü de daha kaliteli hale gelicektir. Çünkü kadın sosyal hayatın içinde olduğu vakit istediği şeyi yapacaktır.
Siz yayıncısınız, siz yazarsınız, annesiniz. Düşünsenize eşiniz size diyor ki hayır ben senin yayıncılık yapmanı istemiyorum. Kitap yazmanı istemiyorum. Bütün bilgini sakla. Sadece çocuklarımız için kullan.
Buna yetermiydiniz. Hayır hangimize yeter. Biz öğrenmeliyiz. Öğrendiklerimizi de akıl süzgecinden geçirip, çocuklarımıza ve topluma sunmalıyız.
Çünkü zaten öğrendiğimiz bilginin zekatı var biliyorsunuz.
Kadın; özellikle sosyal hayatın içerisindeki kadın, okuyan, öğrenen, bilgi sahibi, erdem sahibi, nezaket sahibi olmak durumunda. aslında bütün bunları da bize kuranın ışığından yola çıkarak bütün bu söylemlere değinmek istiyorum.
Oku diye başla diyen bir dinin mensubuyuz biz. Okumadığımız vakit körelicez. Çocuklarımıza verimli olamaycaz, eşimize verimli olamaycaz, hayata verimli olamaycaz. dışarıya çıktığımızda bizden farklı farklı insanlarla karşılaşıyoruz.
Onların da sorularının bir ucundan tutmak için çaba sarfediyoruz. Sorunların ucundan tuttuğumuz noktada da onlara yardımcı olmuş oluyoruz. Bizim dinimiz ayrıca yardımlaşmayı ön planda tutan bir din. Dolayısıyla da hem dinimizi yaşayıp hem de sosyal hayatın içinde olabiliriz diye düşünüyorum.
